21 Aralık 2012 Cuma

HAKARET

Kitapçının önünden geçerken girmekle girmemek arasındaki savaşı girmek kazanınca kendimi içeri atmış bulundum. Söz konusu kitap, cd ya da dvd olunca mağlum ''ihtiyaç'' kavramını hiç aklıma getirmem, rafta yığınla okunmamış kitabım, seyredilmemiş filmlerim olmuş fark etmez eli boş çıkmam.

Neyse raflardaki şuursuz gezişim gencin birinin yanıma yaklaşıp size bir kitap önerebilir miyim sorusuyla bozuldu. İzin isteyene kaba davranmak mübarek tabiatımda yok. Tabii dedim, buyrun.
Elif Şafak'ın Aşk'ı dedi, gerçekten çok güzel tavsiye ederim.
Elif Şafak.
ve
Aşk
ve
ben.
ve
şimşekler.

Sanırım bu kadar büyük bir hakarete uğramamıştım. Dışarıdan bakıldığında nasıl saçma sapan, gündem tikisi, sıradan görünüyormuşum ki Elif Şafak yakıştırılmıştı bana. Çıkardığım tek sonuç kesinlikle buydu.
Ve bu bana en büyük hakaretti.


Tebessüm ettim, Elif şafak okumam teşekkür ederim dedim. Sonra ciddi ciddi sinirimin bozulduğunu fark edip çıktım gittim onca cümlenin arasından.

Aslında mevzu neydi biliyor musunuz. Genel toplum algısı!
İletişim kurmak için ortak bir şey bulmak şarttı ve genç bu şansı popüler yazar Elif Şafak'tan yana kullanmıştı. O da bana denk geldi, hey hat!

Gidip kemik çerçeve gözlük alayım, boynuma fuları dolayayım da entelektüel olduğum belli olsun. Belki o zaman Kundera, Rousseau, Chomsky falan önerilir:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder