Nuri Bilge Ceylan'ın hem yazdığı hem de yönetmenliğini üstlendiği Bosna- Hersek ortaklı dram filmi daha dün -23 eylül- gösterime girdi. Her zamanki gibi otoritelerin beğendiği, klâsik Türk seyircisinin ise mızmızlandığı film oldu ilk izlenimler böyle. Halbuki Cannes Film Festivali' nde Jüri Büyük Ödülünü kazanarak göğsümüzü kabartmıştı.
Akşam seansına gideceğim bu akşam, bakalım neymiş ne değilmiş, 157 dk.ya neler sığmış, Taner Birsel nasılmış, Yılmaz Erdoğan iyi miymiş, soundtrackler nasılmış, Çehov' a atıf nasıl oluyormuş görelim.
N.B.C. etiketi benim için önemli, sanat gayesi ve estetik kaygısı olan tüm sinemaseverler için de durum böyle her zaman. Ki film, fragmanında bile fark ettiriyor farkını. Her kare bir betimleme, her ışık bir cümle gibi.. Görüntü yönetmeninin ayrıca ellerinden öper, bu işlerin hakkını verdiği için tebrik ederim. (Araştırdım da Gökhan Tiryaki bu, aynı zamanda Üç Maymun'un da yönetmeni olan Yeşilçam Ödüllü adam :))
İsimleri bulmuşken yapımcı Zeynep Özbatur' u, senaryoda (Nuri Bilge'nin eşi) Ebru Ceylan' ı ve Ercan Kesal' ı da analım, hepsine saygımızı ve selamlarımızı yollayalım.
Hımm neyse çok gevezelik etmeden sanatın ve sinemanın hakkını verin, siz de gidin bu filme demek geliyor içimden. Gitmediğim filme yönlendirmem ne derece doğru tartışılır tabii ama zaten ben burada kendi kendime konuşmuyor muyum? Kötü çıkarsa ona verirsiniz :)
Fragmanı ekler bu kız gider.
benim postmodern manilerim :))