30 Mayıs 2015 Cumartesi

MAKUL AŞK: YİNE GÖNLÜM KARARDI



  yine gönlüm karardı,
oysa çok umutluydum...

Aptallarla uğraşmak zaten yetmiyormuş gibi hayatıma yeni giren zekilerin 'aptal gibi davrananıyla' da uğraşmak zorunda kalıyorum. Üstelik sevgilim diyorum adama. Aşkım maşkım.

İnsan bir ilişkide yapması ve yapmaması gereken şeyleri nasıl bilmez? Biliyorsa neden uygulamaz?

Çıldıracağım.


Hep böyle oluyor, niye oluyor?
Akıl diye bir şey yok mu, akıllılık ân mahsulü bir his mi acaba?

1,2,3 puuufff, bak işte uçuyor güzelce...

Ve peki 
Tanıdığım o makul aşkı ben nasıl muhafaza edeceğim?
O hep düşünceli,
kibar,
ilgili,
sorumluluk sahibi,
neşe saçan,
dürüst,
olgun,
keyifli,
tek eşli,
afrodizyak insan ne zaman değişmeyecek, değişmeye ihtiyaç duymayacak, Hep o en baştaki gibi kalacak, sevgisi artacak sadece?

Makul aşk diye bir şey de mi yok acaba? daima akıllı olmak gibi ütopik bir şey mi o da?



Bir gün sinirden öleceğim.
evet biliyorum
öleceğim.

P.S. Erkeklerle ilişkili yaşanmıyor, ömürden ömür gidiyor. (KESİN BİLGİ)


3 Mayıs 2015 Pazar

soyut zihniyet

Mutsuzluktan ölmek üzere olan halkımızı bir gecede hayata bağladılar.
hem de başka köyün şarkılarıyla.

Biz bu dili bilmiyoruz ama ne güzel çalıyor kemanı o efendi. şu ahenge şu sese bak, acı bir olayı anlatıyor olmalı. Sevgilisinden mi ayrılmış ki?

Bey kalk bak bakalım, heykeller gölge vermeye başlamış mı? Al şu toz bezini, freskler küfleniyor tavanda.

Herkes nasıl da aynı, böyle bakınca görünmüyor hangisi diplomalı, hangisi yazın mayolu.

Allahu ekber, inanmayanları yakacağız.

Tanrı uludur, tanrı uludur...

Niye böyle diyor Bilal-i Habeş? O sözleri anlamak istediğimizi de nereden çıkardınız?

2 Mayıs 2015 Cumartesi

ASANSÖR FANTEZİSİ: DANS CET ASCENSEUR, EN APESANTEUR



Bir şeyler anlat sevgilim, susayım sana.

aaaaahhh  


ilkokul öğretmenini, aklında kalmayan isimli çiçekleri anlat.


aaaaahh en apesanteur


her gün gittiğin yolu, hep oturduğun sandalyeyi anlat.

Pourvu que les secondes soient des heures

öğrenmek istediklerini, terk ettiklerini anlat.

aaaaahhhhh




sevmelerini anlat, küsmelerini, gidişlerini, kırılışlarını.

aaaaaaahhh en apesanteur

nefretlerini, şarkılarını, bitiremediğim kitapları anlat

pourvu qu'on soit les seuls

bir daha aslalarını, anlarını, andığını anlat 
ve neden sonra adını bir türlü yazamadığın o şarkıyı mırıldan kulağıma. 

Tam da burada, şimdi bu asansörde.

dans cet ascenseur