31 Ekim 2012 Çarşamba

Eski Ahit


2. «Her şey boş, bomboş, bomboş!» diyor vaiz.
3. Ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten?
4. Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer. Ama dünya sonsuza dek kalır.
5. Güneş doğar, güneş batar. Hep doğduğu yere koşar.
6. Rüzgar güneye gider, kuzeye döner. Döne döne eserek hep aynı yolu izler.
7. Bütün ırmaklar denize akar, yine de deniz dolmaz. Irmaklar hep çıktıkları yere döner.
8. Her şey yorucu. Sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, kulak işitmekle dolmuyor.
9. Önce ne olduysa, yine olacak. Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. Güneşin altında yeni bir şey yok.
10. Var mı kimsenin «Bak bu yeni!» diyebileceği bir şey? Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı.
11. Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak.
12. Ben Vaiz, Yeruşalim'de İsrail kralıyken
13. kendimi göklerin altında yapılan her şeyi bilgece araştırıp incelemeye adadım. Tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği çetin bir zahmettir bu.
14. Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır!
15. Eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz.
16. Kendi kendime, «İşte, bilgeliğimi benden önce Yeruşalim'de krallık yapan herkesten çok artırdım» dedim, «Alabildiğine bilgi ve bilgelik edindim.»
17. Kendimi bilgi ve bilgeliği, deliliği ve akılsızlığı anlamaya adadım. Gördüm ki, bu da yalnızca rüzgarı kovalamaya kalkışmakmış.
18. Çünkü çok bilgelik çok keder doğurur, bilgi arttıkça acı da artar.

1. Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaizin sözleridir.

(Eski Ahit'te Hazreti Süleyman'a yazılan kitap 1:2-18)

27 Ekim 2012 Cumartesi

İman Şov

Televizyonda dinlediği Kuran'ın, vaazın sesini açıp üç kat aşağıdakine duyurarak ibadet yapan insanın kumandaya varan elini kırsam kırsam kırsam.
iflah olmam.
öylesi bir sinir hali.
abi niye her şeyi yanlış anlıyorsunuz siz.
çıl-dı-rı-yo-rum!

sizi tanrı yaratmış olamaz.

16 Ekim 2012 Salı

Bazı Güzel Şeyler: Soyutlanmak

Gündemi takip etmiyorum,
Maillerimi kontrol edip çıkış yaptıktan sonra msn ekranından gözümü kaçırırken gördüklerim kadar bildiklerim.
Erol Günaydın mesela,
üzüldüm.
-hepsi bu.

olan biten kötüyü engelleyemiyorsan üzülmenin gereği yok ya da mânâsı.
acizlik. işte onu hiç sevemiyorum.
kaçmak,
hayır bu kaçmak değil,
soyutlanmak.
ama bir gün onu da yapacağım:kaçacağım.

bazı güzel şeyler daha var anlatıp olumlanalım :)
yurtdışı'nda doktora yapmak istediğim okuldaki bölüm başkanıyla tanıştım. planlar, planlar. anlattım, beğendi. Ol-a-bilir dedi. Olsa daha iyi dedim (iç ses) 
Aynı hocanın projesine dahil edildim, metin okuyacağım. Aynı yayında yer almak müthiş!

bir de eski sevgilimle barıştım. bu iyi mi değil mi bilmiyorum, 2 hafta deneme süresi var.

bu kadar.

8 Ekim 2012 Pazartesi

Kontrol Manyaklığı: Hayır hasta değilim!


Adı konulmayan hiçbir şey yok. Hastaymışım, derdime control freak  diyorlarmış. Yani kontrol manyaklığı. Hayır tamam bir başkasının hayatına müdahale etmem hastalıklı bir durum olabilir ama düzenin nesi manyaklık?
Her şey zamanında olsun, güzel olsun, doğru olsun. fena bi şey mi istedim?
Kontrolsüzlüğün kol gezdiği yerde keşke diyorum herkes benim gibi olsa.
Ne adaletsizlik olurdu, ne eğitimsiz ne de mutsuzluk.
Sadece şaşırma duyunuz körelirdi hepsi bu.
Tabii şaşırmak sizin için hayati bir ihtiyaçsa o da sizin bileceğiniz iş!

Her şey ''sen beni kontrol edemezsin''le başlıyor aslında. Benim dağınıklığım benim kararım diyorsun, bilgisayarı zemine paralel değil de 100 derecelik açıyla diz üstüne koyuyorsun,
Şimdi uğraşmak istemiyorum sonra yaparım diyorsun,
o benim arkadaşım iyi davranmalıyım diyorsun
bi tane daha içeyim bana bir şey olmaz diyorsun
onun aramasını beklemiyim ben arayayım diyorsun.
hep diyorsun, yapıyorsun, gelmeyene gidiyorsun. ..

Sonra ne oluyor? misal kimse sana değer vermiyor, 'yaptığın iyiliği mi anlatıyorsun, yapmasaydın.' sözlerini işitiyorsun. İtibar senin için bir anlam ifade etmiyor ama hiçbir şey de doğru gitmiyor.
gün geliyor bana ağlıyorsun sonra.
şikayet ettiğin, hayatını zehre çeviren insana. bir kontrol manyağına!

O kontrol dediğin hastalık işte senin bu duruma düşmemen için var ve hep de var olacak.

Sahip olmadığın şeyler için kontrol edilmekten hoşlanmıyorsan sonunda ağlamaktan da hoşlanmayacaksın. hele şikayetçi olduğun insana.
Ben de pek memnun değilim senin gibileri hayatımda tutmaktan.
Çünkü senin gibilerin attığı her adım benim için çile.
Ne zaman telefonum çalsa açmıyorum. Çünkü biliyorum yine bir şey anlatacak ve sinir küpüne döneceğim. Mantık? akıl? realite? hayır, sadece duygu var.
ki pusulası salt duygu olan adam benim için tam bir looserdır.
belki ben de senin gözünde öyleyim.
lâkin beni bu mantık çerçevesinde iyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz değerlendiren herhangi bir düşünce zerre ilgilendirmiyor.
Bir mantıkçıyı ancak bir başka mantıkçı eleştirirse mesele olur.
nerden nereye geldim değil mi,of!

Ah bir de çocukluğa inip mutsuz olduğumuzu tespit etmişler.
çocukluğum çok mutsuzdu ben de 23'ümden sonra kontrol manyağı oldum. Evet çok mantıklı.

Anlamıyorlar bu bir seçim. En azından benim seçimim!
Ne kadarını hayatıma uygulayabilirsem -ki onu da başka zaman anlatırım- o kadarı kâr benim için.
Ve şunu da eklemeliyim ki her türlü mutlu olurum ben; çünkü hep pozitifim.
Kontrol amaç değil araç bu yolda. Ama önemli şüphesiz.
Bazen sezgilerimin bu yola beni attığını bile düşünümüyor değilim.
Hücreler bile kontrolsüz bölündüğünde kansere yol açıyor,
gerisini sen nasıl istersen öyle anla.

magazinsel ek: hastalığımıza koç burçlarında çokça rastlanıyormuş. Burcum yay. Ama bir dakika yükselenim neydi? koç! Omg, haydi hoşçakalın :)

*kontrolsüz güç güç değildir.

7 Ekim 2012 Pazar

Bu tebessüm size armağanım olsun!

Daha demin yutuptan konu konuyu açar iken kendimi Kenan Işık'ın sunduğu bilgi yarışmasını seyrederken buldum.
sonra dedim hadi ben de başvurayım.
formu dolduruyorum. futraf yüklüyorum,
hobi düşünüyorum derken geliyor final sorusu.
hedefiniz ne, ne yapacaksınız bu parayla diyor?
tabii ki 500 bin diyorum. fabrika açacağım, hepsini almam lazım.

sonra yarışma videolarına geri dönüyorum, sağda soru sayısı ve ödül miktarına bakıyorum.

final sorusuna karşılık bir milyon lira diyor, 1 000 000 lira.
bir milyon şimşek çakıyor beynimde. kendime teselli arıyor, bir önceki soru 500 bin olsa bari diyorum.
bakıyorum 250bin yazıyor.
gözüm geri iptal tuşu arıyor ama kaydımız başarıyla yapılmış bir kere:)

ölem ben ölem.


3 Ekim 2012 Çarşamba

Tecahül-ü Ârif

İnsan dediğimiz varlık edebî bir metin. Söz sanatları pek yakışır kendilerine.
Oysa her sanat bir yalan.
Yalanın sonu alkış ya da
kaybediş.

hayır, hayır ben böyle olanı güzelleştiren sanat sevmiyorum.
aslında sanat da sevmiyorum çoğu,
 anlamıyorsunuz.

özledim deme.
içinde özlemi barındıran cümleler kurma mesela.
çık gel.
sadece bu kadar.
pekiden önce elinde amaların, fakatların varsa,
ve vazgeçebileceğin şey çoksa başkalarını sev.

her şey aslında ne kadar basit.


mevzu bahis gönül işleri olduğunda onunla ilgili imâları anlamayan kadın yoktur. imâların ilgilendirmediği kadın vardır belki. tecahüle sığınır, ki bu da bir tepkisizlik
yahut senle olmaz halidir.

anlamadı adam.
üstüne alındı öteki tüm cümleleri.
çıktı geldi
ve
adı arif değildi.

1 Ekim 2012 Pazartesi

Eylemsizlik Momenti

dura dura yok olayım diyorum,
şöyle boylu boyunca mesela.

ama ne mümkün! evrenin kuralları var.
kalk soğan doğra geri zekâlı diyen anne gibi.
yok olmak için bile hareket gerekiyor,

eylemsizlik maddeye özgü,
hâlâ et kemiğiz.
hani maddenin ruhu yoktu,
birden gözümde ulaşılmaz bir yere kondu.


Newton kanun yaptı; 
ama Nazım Hikmet daha çok haklı.

...
beynimden, etimden, iskeletimden geliyor bu!
her dinamoyu
altıma almak için çıldırıyorum!
tükrüklü dilim bakır telleri yalıyor,
damarlarımda kovalıyor
oto-direzinler lokomotifleri!
trrrrum,
trrrrum,
trak tiki tak
makinalaşmak istiyorum!
mutlak buna bir çare bulacağım
ve ben ancak bahtiyar olacağım

karnıma bir türbin oturtup
kuyruğuma çift uskuru taktığım gün!
trrrrum
trrrrum
trak tiki tak!
makinalaşmak istiyorum!

karnıma bir türbin otu