Başka adları unutturacak adı sanı zamanla öğrenilen -sevgili-nin özlem hikâyesi bu.
neden susarak özler insan?
neden susarak özler insan?
mecburiyetten, mesafeden mi?
çok mu kırılmıştır kelimelere?
yahut
çok mu kırılmıştır umutsuz bakışlara,
çok mu kırılmıştır umutsuz bakışlara,
sağır kulaklara?
bilmiyorum neden. oysa yaşayan hiçkimse susularak özlenmeyi hak etmez ki. Bildiğim insanın sadece hayatta olmayan sevdiklerini susarak özlemeye mecbur olduğu,
ve kalan tüm susuşların lüks olduğu.
ve kalan tüm susuşların lüks olduğu.
* * *
sözcüklerim varmıyor uzaklarına,
birer birer düşüyor bütün öpmelerim
ağir yenilgiler alarak …
adresinde yokluğunu kıyamet bilerek,
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip
sense uzak, çok uzakta
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur, göçerim mecburen
duydum çok sonradan, adın önemli degil
acin ayni tadı veriyor …
adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiçbir sevgilinin
zaman zaman değil şimdi
yalnız ben miyim bu âhir zamanda
derviş mekânına aşk ile cağıran
bu âhir zamanda …
ağir yenilgiler alarak …
adresinde yokluğunu kıyamet bilerek,
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip
sense uzak, çok uzakta
bir deniz gibisin resimlerde
dokunsan dersim olur, göçerim mecburen
duydum çok sonradan, adın önemli degil
acin ayni tadı veriyor …
adresinde yokluğunu kıyamet bilerek
sadece susarak özlüyorum seni
hiç tanımadan, ne garip …
işte buna bıçak çekiyorum
şimdi adı yok, hiçbir sevgilinin
zaman zaman değil şimdi
yalnız ben miyim bu âhir zamanda
derviş mekânına aşk ile cağıran
bu âhir zamanda …
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder